7 Kasım 2014 Cuma

Her sabah tüketen 10 yaş gençleşiyor

Her sabah tüketen 10 yaş gençleşiyor,her-sabah-tuket-10-yas-genclesBedeni arındıran bu özel formülü her gün düzenli olarak tükettiğinizde, hem detoks etkisi yapıyor hem de olduğunuzdan 10 yaş daha genç hissetmenizi sağlayacak.
Her sabah tüket 10 yaş gençleş
Atv ekranlarında yayınlanan ‘Zahide ile Yetiş Hayata’ya konuk olan Prof. Dr. Ahmet Maranki yılda iki defa detoks yapılması gerektiğini belirtti ve bedeni arındıran özel bir formül tarifi verdi.
Kahvaltı yerine bu karışımı içebileceğinizi söyleyen Maranki, içine koydukları malzemelerin sağlığınıza olan faydalarını da anlattı.

Malzemeler

5 adet orta boy havuç
5 adet orta boy kırmızı pancar
Birkaç yaprak beyaz lahana
Birkaç yaprak ıspanak
Birkaç dal maydanoz ve dereotu
1 küçük yarım tatlı ya da ekşi elma
1 tatlı kaşığı taze, sızma zeytinyağı
İşte Prof. Dr. Ahmet Maranki’den 10 yaş gençleştiren formül İZLE:

Not: Prof. Dr. Maranki bu tarifi, fazla kiloları olan kişilerin yeşil, ekşi elma; zayıf olanların ise tatlı elma ile yapmaları gerektiğini belirtti.
Nasıl yapılır
Tüm malzemeleri ufak parçalar halinde bölün ve kuru meyve sıkacağından geçirin. Bu karışımı her sabah tüketebilirsiniz.

13 Ekim 2014 Pazartesi

Maya ile gelen inanılmaz güzellik


Maya, güzellik, sivilce, akne, cilt
Maya ile gelen inanılmaz güzellik
Mayadaki vitamin ve mineraller cildin her türlü gereksinimi sağlayacak kadar zengin. Özellikle akne ve sivilceli ciltlere çok yararlı.
Mayadaki vitamin ve mineraller cildin her türlü gereksinimi sağlayacak kadar zengin. Özellikle akne ve sivilceli ciltlere çok yararlı. Karaciğeri toksinlerden arındırıp, temizliyor ve ciltteki aşırı yağlanmayı önlüyor.
Güzelliğin sırrı gerçekten de mayada saklı. Onunla saçlarınıza masaj yapın, sütte eriterek yüzünüze ve ellerinize sürün. Güzelliğiniz için ihtiyacınız olan tüm gereksinimleri karşılayacak kadar zengin olan mayayı mutfağınızdan eksik etmeyin.
Maskenin hazırlanılışı:
Maya ile hazırlanan maskeler sorunlu ciltleri iyileştiriyor. 2 çorba kaşığı yaş mayayı bir kaseye alıp 1 çorba kaşığı ılık su ilave edin ve yoğun bir krem kıvamına gelinceye kadar karıştırın. Göz ve dudak çevresi dışında tüm cildinize yuvarlak hareketlerle masaj yaparak yedirin. Kuruması için 10 dakika kadar bekleyin. Cildinizi hafif ıslatılmış bir parça pamukla temizleyip, önce ılık suyla sonra soğuk suyla durulayın ve havlu ile tampon yaparak kurulayın. Bu maskeyi 20’li yaşlardaysanız ayda bir kez, 30’lu yaşlarda iseniz on beş günde bir, 40’lı yaşlarda iseniz haftada bir, 50’li yaşlarda ise haftada iki ya da üç kez uygulayabilirsiniz.

11 Temmuz 2014 Cuma

İdeal ilişkinin sırları

ideal-iliskinin-sirlari

Günümüzde evli olsun veya olmasın birçok insan sorunlarının kendilerini aştığı noktada uzmanlara danışma yolunu tercih ediyor. Özellikle evli ya da evliliğe hazırlanan çiftlere yapılan danışmanlık hizmetlerinde evlilik sistemi içindeki bireyler arasındaki ilişki ile çalışılıyor ve her iki durumda da bireylerin zihinlerindeki probleme takılınmayıp; kişiler arası ilişki ve süreçleri üzerinde yoğunlaşılıyor.

Genellikle böyle bir danışmalığa, evlilik hazırlığında olan çiftler ilişkilerinde yaşanan sorunlar yüzünden ilişkiden korkma, evlenme kararını bir türlü alamama ya da kararı erteleme gibi sorunlarla başvuruyor.Diğer başvuru sorunları ise şunlar; kişilerin problemlerini çözmede başarsızlık yaşamaları, bazı yaşam döngüsü içinde geçişlere uyum sağlama güçlüğü çekmeleri, çiftler arasında memnun olunmayan bir hiyerarşik yapı olması, birbiriyle ilgili katı, olumsuz geri bildirimlerde bulunmaları, uzun süredir devam eden gerginlikler, duygusal kayıplar olması vs.

Birbirine aşık olan bireyler yaşamlarının yalnızca eşleriyle heyecanlı, anlamlı olacağını düşünürler. Birlikte uyuyup uyanarak, herşeyi beraber yaparak, verdiği kadarını alacağını düşünerek sınırsız ve belki de sonsuz mutluluk beklentisi içindedirler.

Atılan adımların aynısı ötekinden de beklenir
Bir ilişkiden pişmanlık, öfke, hayal kırıklığı ve umutsuzluğun ötesinde şeyler istenir. İlişki içinde bunlar ortaya çıktığında bireyler incinmek, reddedilmek, terk edilmek ve sevgisiz kalmaktan korkarlar.
Ayrıca çiftler arasında evlilik öncesi ya da evlendikten sonra yaşanan çatışmaları ise şu şekilde genellemek mümkün; kişilerin ilişkide birbirlerine koydukları ve üstlendikleri, aldıkları pozisyonlar ve roller vardır. Bu roller tekrarlana tekrarlana ilişki içinde kalıplar oluşur. Örneğin; bazen çiftlerde biri diğerinden üst konumda olmak ister. Diğeri de aynı biçimde davranırsa bir güç çatışması mücadelesi ortaya çıkar.Bazen de çiftler arasında karşılıklı eksiklerin tamamlandığı ‘tamamlayıcı ilişkiler’ kurulur.

Örneğin; karamsar-neşeli, anne-çocuk, efendi-uşak vs. gibi hiyerarşik bir ilişkidir. Çiftlerden biri verilen ya da aldığı rolü bırakmak ister de öteki bunu onaylamazsa çatışma yaşanır.

Tüm bu sorulara karşı ise çiftlerin dikkat etmesi gereken hususlar ise şöyle;

* Her birey kendini ve diğerini gözlemlenmelidir.
* Bireyler arasında daha açık ve etkili bir iletişim kurulmalıdır.
* Her ilişki bir alışveriş olduğu için ilişkide sözel olmayan mesajların etkisinin iki insan arasındaki etkisi sorgulanmalı.
* Bir birey diğerine sözel olarak çok etkileyici, üzücü, kırıcı, incitici, reddedici, onaylamayıcı bir şey söylemiyor gibi görünse de ses tonu, vurgusu, vücut dili, bakışı öteki üstünde sözcüklerden daha önemli etki yaratabilir. Her tartışma sanki gerçekten konuyla ilgiliymiş gibi düşünülür. Tartışma-uzlaşma, biçiminde aynı ‘film’ defalarca en baştan tekrarlanır. Burada önemli olan içeriğin dışına çıkabilmektedir.
* Kişiler tartışmayı ve konusunu bir kenara bırakarak ilişkileri ve bu olanlar hakkında konuşmalıdırlar. Bir anlaşmazlık/problem durumunda bile ”karşımdaki de benimle aynı şeyi düşünmeli, o da bunları yaşadı, konu hakkındaki bilgimiz aynı” diye kabul ederse ve karşıdaki durumu düzeltmezse, öteki buna kırılıp darılabilir. Yine benzer biçimde ”tek doğru, tek gerçek var, oda benim bildiğim. O bunu göremiyorsa ya mantıksızlığın ya da beni sevmemesinin sonucudur” diye bir kalıp yargıyla olay kısır döngülerle tekrar başlayacaktır.
* İlişkide her iki taraf birbirini olduğu gibi kabul etmelidir. Asıl önemlisi kişiler öncelikle kendileriyle ilişkilerini sorgulamalılar.

İdeal ilişki nasıl olmalı?
* Açık/etkin iletişim
* Esnek güç dağılımı
* Her bireyin kendisi olması hakkında bir seçme özgürlüğü
* Yapıcı uyarıları değerlendirmek, olumsuzları da rahat karşılamak.
* Sıkıntılar karşısında stres yaşanmasına tolerans göstermek, bir tek karşıdakini sorumlu görmemek Zaman içinde değişim göstermek, uyumu korumak.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Etkileyici Versace

Mariacarla Boscono'nun açılışını yaptığı Ateiler Versace defilesi başlıyor. Geçen sezona oranla daha ağırbaşlı renklerin görüldüğü koleksiyonda tek omuz ve straplez detayları ve moda evinin vazgeçilmezi derin bacak dekoltesiyle Versace kadınını yine çok etkileyici bir sezon bekliyor!

Sımsıkı toplanmış, yandan çıkan küçük bir parçayla farklılaşan saçlara koyu ve koleksiyonla zıtlık oluşturan 'asi' bir göz makyajı eşlik ediyor. Paris'te, lacivert ve siyahlarla başlayan sonbahar-kış 2015 koleksiyonu sezona ağır renklerin hakim olacağı algısını, hemen ardından podyumu devralan beyazlarla yıkıyor.
Tasarımların tamamını galerimizde görmeden önce bilmenizi istediğimiz birkaç detay var:
Ateiler Versace’de dikkat çekenlerin başında pencere detaylarını ve farklı dokuların birlikteliğini sayabiliriz. Dümdüz elbiselerin omzunda, karın kısmında ya da yanlarında yer alan küçük ve seksi penceler neredeyse hiç desenin kullanılmadığı tasarımları hareketlendiriyor. Taftanın payetli büstiyerlerle, iç çamaşırı kıvamında penye üstlerin lurekslerle şıklaştığı; son olarak Versace’de çok da alışık olmadığımız pantolonların payetli ve şeffaf dokularla maskülen olmaktan uzaklaştırıldığı koleksiyonda eskiye oranla biraz daha 'ağırbaşlı' parçaların olduğunu kabul etmeliyiz.
Stella Tenant, Lindsey, Wixson ve Anja Rubik gibi top modellerin sergilediği parçalardan bizim favorimizi merak ediyorsanız, soldaki ikili arasında seçim yapmakta zorlandık. Siz de kendi favorinizi seçmek için galerimizi ziyaret edebilirsiniz.








7 Kasım 2013 Perşembe

Epilepsi ve Ketojenik Diyet


ketojenik_diyetEpilepsi ve Ketojenik Diyet
Ketojenik diyet en eski epilepsi tedavilerinden biridir. Uzun süre aç kalmak veya açlık metabolizmasını sürdürmek için tasarlanmıştır. Vücudun bir açlık durumundayken, yağ yakılması sonucu ortaya çıkan bir yan ürünü, ketonları üretir. Bazı epilepsi hastalarında açlık dönemi boyunca nöbetlerin azaldığı ya da kaybolduğu uzun süredir biliniyor.
 
 
Vücuttaki hücreler enerjilerini şekerden (glikoz) sağlarlar. Ancak vücutta yeterli glikoz bulunamadığında vücut yağ dokularında depolanan yağı keton adı verilen kimyasal maddeye dönüştürür. Ketojenik diyet vücut enerjisinin tamamının şeker ve karbonhidratlar yerine yağlardan sağlanmasını hedefleyen bir beslenme şeklidir. Bunun beyin tümörünü durdurucu ve geriletici etkisi vardır.
 
Bunun için vücudun özel bir diyet ile Ketosis adı verilen bir duruma geçirilmesi gerekiyor. Bunu sağlayan diyetin adı da Ketojenik Diyet (Ketogenic Diet). Daha önce sara hastalığının tedavisinde ve alzheimer gibi bazı nörolojik rahatsızlıklarda da başarı ile kullanılan bir yöntem bu.

Ketojenik diyet en eski epilepsi tedavilerinden biri. Uzun süre aç kalmak veya açlık metabolizmasını sürdürmek için uygulanmakta. Vücudun bir açlık durumundayken, yağ yakılması sonucu ortaya çıkan bir yan ürünü, ketonları üretir. Bazı epilepsi hastalarında açlık dönemi boyunca nöbetlerin azaldığı ya da kaybolduğu uzun süredir biliniyor.
Bu diyet yüksek yağ ve düşük karbonhidrat içeriyor. Yağ ana kalori kaynağı olduğunda ketonlar oluşur. Diyet çok sıkı şekilde uygulanmalıdır ve oldukça kararlılık gerektirir. Diyeti sürdüren çocuklar genellikle kilo almaz veya diyetin kullanıldığı süre içinde fazla büyümez. Bundan sonra büyüme beklenir ve dikkatle izlenmelidir.
Bu diyet en çok, Lennox-Gastaut sendromu gibi kontrolü zor ve genelleşmiş epilepsisi olan çocuklarda kullanılır. Lennox-Gastaut, sistemi çökertici atak ya da tonik-klonik nöbetlerle (şiddetli ve ritmik kas kasılması) karakterize genelleşmiş bir epilepsidir, genellikle felç ve zeka geriliği gibi başka nörolojik durumları olan çocuklarda ortaya çıkar. Genellikle tedaviye karşı oldukça dirençlidir. Bu gruba dahil bireylerde, diyet ilaçlar kadar başarılı olabilir. Bu nedenle, genellikle 2'den 10 ya da 12 yaşına kadar olan, genelleşimiş epilepsi teşhisi konmuş ve çeşitli ilaçlara cevap veremeyen çocuklar için tavsiye edilir. Son çalışmalar diyetin kısmi nöbetlerde de etkili olabileceğini göstermiştir.
Diyet genellikle bir açlık süreciyle başlar ve vücut büyük miktarda keton üretinceye kadar sürer. Bu başlangıç ??dönemi genellikle hastanede gerçekleşir, böylece hasta kusma, düşük kan şekeri, dehidrasyon, ve nöbetler gibi olası yan etkiler için gözlenebilir. Sedasyonu (ilaçların sakinleştirici etkisi) önlemek için bu süreç boyunca ilaçlar da yeniden düzenlenebilir.
Diyetin etkili olup olmadığına karar vermek için iki aylık bir süre öneriliyor. Etkiliyse, genellikle iki yıl devam eder. Bu süre boyunca, hastaların genellikle nöbetler için aldıkları ilaç miktarını azaltması mümkündür. Birçok çocuk ilaçlar fazla azaltılmadan önce bile diyetle daha mutlu ve canlı görünür.
Ketojenik diyet yapanlar, kullanımını bilen bir diyetisyen, hemşire ve doktor (özellikle nörolog) tarafından izlenmelidir. Bu diyeti yapan hastaların izlenmesi için özel epilepsi klinikleri mevcuttur.

22 Ekim 2013 Salı

Soğuk havalarda ellerimiz bakım ister



Soğuk ve kuru  havalarda ellerimiz bakım ister
Şimdi sonbahardayız .Yazın o sıcak günleri geride kaldı.Soğuyan havalarla birlikte  soğuğa maruz kalan ellerimiz, bir süre sonra alarm vermeye başlar!
Kış geldi soğuklar kimi bölgeye geldi, kimi bölgeye gelmekte.Kışın bize hatırlattığı ilk şey soğuklardır. Bu soğuklar dikkat edilmesi insanı hasta eder. Sabah ayazları ellerimizin cildimizin kurumasına sebep olur önlemini almazsak. 
Kısacası kışın vücudumuzun biraz daha özen ister. Gerekli özeni göstermezsek birçok rahatsızlıkla karşı karşıya kalabiliriz.Bunların arasında en basiti gibi gözüken el kuruması ve sonrasında oluşan el çatlamasıdır. El çatlamaları bize büyük bir sağlık sorunu doğurmaz  ama kuruma ve sonrasında oluşan el çatlamaları gerçekten  acı vermektedir. Kuruyan ve egzama riski artan ellerinize bakım yapmalısınız.Nasıl mı?
Yaşlılık belirtilerinin yüzümüzden  önce yerleştiği ellerimiz, soğuk kış günlerinde daha özel bir ilgi ister. Dış etkenlerle en fazla temasta olan ellerinizin çok daha pürüzsüz ve sağlıklı görünmesini istiyorsanız; soğuk havada eldiven, güneşte ise koruyucu krem kullanmalıyız.
Her el yıkama sonrası ellerinizin nem kaybettiğini ve bu nemi geri kazandırmanız gerektiğini bilmekte fayda var. O yüzden ellerinizi kurutmayan temizleyici kullanımaya önem verelim.Ellerinizi ılık suyla ve cildi kurutmayan sabunlarla yıkamaya dikkat edelim.Banyo sürelerini kısa tutalım çünkü uzun süren banyolar, derinin daha fazla nem kaybetmesine ve kurumasına sebep olur.Nemlendirici kullanmayı alışkanlık haline getirip; ellerinizi sık sık nemlendirelim.
Soğuk havalarda dışarı çıkarken korunmak amacıyla eldiven takmayı unutmayalım. Böylece soğuğun cildinizi kurutmasını engelleriz.

MATLIĞA SON VERİN
Peeling işlemiyle ellerde görülen cilt lekelerinde açılma ve mat görünümde hafifleme saptanır. Peeling yapıldığı dönemde kişilerin ellerini çok iyi nemlendirmeleri, güneşten korumaları ve suyla temaslarını kısıtlamaları gerekir. Uygulama üçer hafta aralıklarla uygulanır.
KIŞIN EGZAMAYA DİKKAT
Kışın en fazla rastlanılan sorunlardan biri de ellerde grülen egzamadır. Ellerin çok fazla yıkanması, suyla, sabunla ve kimyasal maddelerle temas etmesi nemsizliğe ve aşırı kuruluğa neden olur. Bu kuruluk da ilerlediğinde egzama gelişir. Bu yüzden nemlendiriciler önemlidir.
KİMYASALLARDAN UZAK DURUN
Egzama iki şekilde görülür; kimyasal madde kökenli tahriş egzaması ya da alerjik egzama. Dermatologlar yama testiyle egzamanın neden kaynaklandığını tespit eder. Alerji yapıcı madde tespit edilirse, o maddenin kişinin hayatından uzaklaştırılması, hastalığı ortadan kaldırır.


27 Eylül 2013 Cuma

Cilt hastalıklarının psikolojik nedenleri

cilt_sorunlarinin_psikolojik_nedenleri
İş yerinde, evde, sosyal yaşantımızda yaşadığımız yoğun stres sadece dikkat ve motivasyonumuzu olumsuz etkilemekle kalmayıp, uzun vadede birçok hastalığa da zemin hazırlıyor. Cilt hastalıkları, stresin neden olduğu rahatsızlıklar listesinde ön sıralarda yer alıyor. 
Akne
Olası Nedeni: Fiziksel ve zihinsel olarak kendinden hoşlanmamak ve içinde bulunduğu çevreyi kabullenememekten kaynaklanıyor.
Çözümü: Kendimi olduğum gibi seviyor ve kabulleniyorum düşüncesini benimsemek.
Alerjiler
Olası Nedeni: Çevrenizdeki bazı insanlara karşı alerjiniz var, tepki veremiyorsunuz. Gücünüzü yadsımayın.
Çözümü: Güvenli ve dostane bir çevre içinde ve emin ellerde olduğunuzu fark edin. Hayatınızla barışın. Unutmayın ilişkilerinizi sadece siz kontrol edebilir ve yönlendirebilirsiniz.
Ayak Mantarı
Olası Nedeni: Kabul edilmemekten kaynaklanan düş kırıklığı ve sinirlilik. Bunları rahatlıkla geride bırakıp ilerleyememe.
Çözümü: Kendinizi sevin, beğenin ve onaylayın. İlerlemek için kendinize söz verin. İlerlemek tehlikesiz ve güvenli bir süreçtir.
Ayak Tabanı Siğili
Olası Nedeni: Düşüncelerinizin kökenine, kaynağına öfke duymanız. Geleceğe yansıttığınız düş kırıklığı.
Çözümü: Güvenle ve rahatça ilerleyin. Yaşam sürecine güvenin ve kendiniz bu sürecin akışına bırakın.
Ayak Tırnağı Batması
Olası Nedeni: İleri doğru yönelmeye, ilerlemeye hakkı olup olmadığı konusunda endişe ve suçluluk duyma.
Çözümü: Hayatta gideceğiniz yönü seçmek ve o yönde ilerlemek sizin hakkınız. Güvenlik içindesiniz. Unutmayın ki siz özgürsünüz.
Beden Kokusu
Olası Nedeni: Korku. Kendinden hoşlanmama. Başkalarından korkma.
Çözümü: Kendinizi sevin, beğenin ve onaylayın. Güven içinde olduğunuzun farkına varın.
Bereler
Olası Nedeni: Kendine öfkelenme ve suçluluk duygusu.
Çözümü: Hatalarınızı kabul ederek, kendinizi sevin.
Kurdeşen
Olası Nedeni: Bireyselliğinizin tehdit edildiğini hissetme. Endişe ve korku.
Çözümü: Kendinizi neşe, huzur ve sevgi dolu düşüncelerle koruma altına alın.
Sedef Hastalığı
Olası Nedeni: Başkalarının üzerinizde güce sahip olduğunu hissetmek. Geçmişinizin karanlıklarından gelen karışıklık.
Çözümü: Geçmişi kabullenip, unutun. Şu anda tüm o sıkıntılardan kurtulmuş durumdasınız.
Beyaz Kabarcıklar
Olası Nedeni: Çirkinliği gizleme.
Çözümü: Kendinizi güzel ve sevilmeye değer olarak görün.
Siyah Noktacıklar
Olası Nedeni: Küçük öfke patlamaları
Çözümü: Düşüncelerinizi yatıştırın. Sakin ve sükûnet içinde olun.
Cüzzam
Olası Nedeni: Hayatla hiçbir biçimde başa çıkamama. Yeterince iyi ya da temiz olmadığına dair köklü bir inanç.
Çözümü: Tüm sınırlamaların üstesinden gelebilirsiniz. Olması gereken adımları attığınızın farkına varın. Sevgi en büyük şifa kaynağıdır.
Çürükler
Olası Nedeni: Yaşamdan aldığınız küçük darbeler yüzünden kendini cezalandırma.
Çözümü: Kendinizi sevin ve sayın. Kendinize karşı iyi ve yumuşak olun. Her şeyin yolunda olduğu düşüncesini zihninize kazıyın.
Mantar Hastalığı
Olası Nedeni: Başkalarınızın canınızı sıkmalarına, sizi sinirlendirmelerine izin vermeniz. Kendince yeterince temiz hissetmemeniz.
Çözümü: Hiç kimse, hiçbir yer ya da hiçbir şeyin sizin üzerinizde güce sahip olmadığını ve özgür olduğunuzu farkedin.
Selülit
Olası Nedeni: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırma.
Çözümü: Herkesi affedin. Ama önce kendinizi affedin. Hayatın tadını çıkarmak ve sevgiyle dolmak için özgürsünüz.