7 Kasım 2013 Perşembe

Epilepsi ve Ketojenik Diyet


ketojenik_diyetEpilepsi ve Ketojenik Diyet
Ketojenik diyet en eski epilepsi tedavilerinden biridir. Uzun süre aç kalmak veya açlık metabolizmasını sürdürmek için tasarlanmıştır. Vücudun bir açlık durumundayken, yağ yakılması sonucu ortaya çıkan bir yan ürünü, ketonları üretir. Bazı epilepsi hastalarında açlık dönemi boyunca nöbetlerin azaldığı ya da kaybolduğu uzun süredir biliniyor.
 
 
Vücuttaki hücreler enerjilerini şekerden (glikoz) sağlarlar. Ancak vücutta yeterli glikoz bulunamadığında vücut yağ dokularında depolanan yağı keton adı verilen kimyasal maddeye dönüştürür. Ketojenik diyet vücut enerjisinin tamamının şeker ve karbonhidratlar yerine yağlardan sağlanmasını hedefleyen bir beslenme şeklidir. Bunun beyin tümörünü durdurucu ve geriletici etkisi vardır.
 
Bunun için vücudun özel bir diyet ile Ketosis adı verilen bir duruma geçirilmesi gerekiyor. Bunu sağlayan diyetin adı da Ketojenik Diyet (Ketogenic Diet). Daha önce sara hastalığının tedavisinde ve alzheimer gibi bazı nörolojik rahatsızlıklarda da başarı ile kullanılan bir yöntem bu.

Ketojenik diyet en eski epilepsi tedavilerinden biri. Uzun süre aç kalmak veya açlık metabolizmasını sürdürmek için uygulanmakta. Vücudun bir açlık durumundayken, yağ yakılması sonucu ortaya çıkan bir yan ürünü, ketonları üretir. Bazı epilepsi hastalarında açlık dönemi boyunca nöbetlerin azaldığı ya da kaybolduğu uzun süredir biliniyor.
Bu diyet yüksek yağ ve düşük karbonhidrat içeriyor. Yağ ana kalori kaynağı olduğunda ketonlar oluşur. Diyet çok sıkı şekilde uygulanmalıdır ve oldukça kararlılık gerektirir. Diyeti sürdüren çocuklar genellikle kilo almaz veya diyetin kullanıldığı süre içinde fazla büyümez. Bundan sonra büyüme beklenir ve dikkatle izlenmelidir.
Bu diyet en çok, Lennox-Gastaut sendromu gibi kontrolü zor ve genelleşmiş epilepsisi olan çocuklarda kullanılır. Lennox-Gastaut, sistemi çökertici atak ya da tonik-klonik nöbetlerle (şiddetli ve ritmik kas kasılması) karakterize genelleşmiş bir epilepsidir, genellikle felç ve zeka geriliği gibi başka nörolojik durumları olan çocuklarda ortaya çıkar. Genellikle tedaviye karşı oldukça dirençlidir. Bu gruba dahil bireylerde, diyet ilaçlar kadar başarılı olabilir. Bu nedenle, genellikle 2'den 10 ya da 12 yaşına kadar olan, genelleşimiş epilepsi teşhisi konmuş ve çeşitli ilaçlara cevap veremeyen çocuklar için tavsiye edilir. Son çalışmalar diyetin kısmi nöbetlerde de etkili olabileceğini göstermiştir.
Diyet genellikle bir açlık süreciyle başlar ve vücut büyük miktarda keton üretinceye kadar sürer. Bu başlangıç ??dönemi genellikle hastanede gerçekleşir, böylece hasta kusma, düşük kan şekeri, dehidrasyon, ve nöbetler gibi olası yan etkiler için gözlenebilir. Sedasyonu (ilaçların sakinleştirici etkisi) önlemek için bu süreç boyunca ilaçlar da yeniden düzenlenebilir.
Diyetin etkili olup olmadığına karar vermek için iki aylık bir süre öneriliyor. Etkiliyse, genellikle iki yıl devam eder. Bu süre boyunca, hastaların genellikle nöbetler için aldıkları ilaç miktarını azaltması mümkündür. Birçok çocuk ilaçlar fazla azaltılmadan önce bile diyetle daha mutlu ve canlı görünür.
Ketojenik diyet yapanlar, kullanımını bilen bir diyetisyen, hemşire ve doktor (özellikle nörolog) tarafından izlenmelidir. Bu diyeti yapan hastaların izlenmesi için özel epilepsi klinikleri mevcuttur.

22 Ekim 2013 Salı

Soğuk havalarda ellerimiz bakım ister



Soğuk ve kuru  havalarda ellerimiz bakım ister
Şimdi sonbahardayız .Yazın o sıcak günleri geride kaldı.Soğuyan havalarla birlikte  soğuğa maruz kalan ellerimiz, bir süre sonra alarm vermeye başlar!
Kış geldi soğuklar kimi bölgeye geldi, kimi bölgeye gelmekte.Kışın bize hatırlattığı ilk şey soğuklardır. Bu soğuklar dikkat edilmesi insanı hasta eder. Sabah ayazları ellerimizin cildimizin kurumasına sebep olur önlemini almazsak. 
Kısacası kışın vücudumuzun biraz daha özen ister. Gerekli özeni göstermezsek birçok rahatsızlıkla karşı karşıya kalabiliriz.Bunların arasında en basiti gibi gözüken el kuruması ve sonrasında oluşan el çatlamasıdır. El çatlamaları bize büyük bir sağlık sorunu doğurmaz  ama kuruma ve sonrasında oluşan el çatlamaları gerçekten  acı vermektedir. Kuruyan ve egzama riski artan ellerinize bakım yapmalısınız.Nasıl mı?
Yaşlılık belirtilerinin yüzümüzden  önce yerleştiği ellerimiz, soğuk kış günlerinde daha özel bir ilgi ister. Dış etkenlerle en fazla temasta olan ellerinizin çok daha pürüzsüz ve sağlıklı görünmesini istiyorsanız; soğuk havada eldiven, güneşte ise koruyucu krem kullanmalıyız.
Her el yıkama sonrası ellerinizin nem kaybettiğini ve bu nemi geri kazandırmanız gerektiğini bilmekte fayda var. O yüzden ellerinizi kurutmayan temizleyici kullanımaya önem verelim.Ellerinizi ılık suyla ve cildi kurutmayan sabunlarla yıkamaya dikkat edelim.Banyo sürelerini kısa tutalım çünkü uzun süren banyolar, derinin daha fazla nem kaybetmesine ve kurumasına sebep olur.Nemlendirici kullanmayı alışkanlık haline getirip; ellerinizi sık sık nemlendirelim.
Soğuk havalarda dışarı çıkarken korunmak amacıyla eldiven takmayı unutmayalım. Böylece soğuğun cildinizi kurutmasını engelleriz.

MATLIĞA SON VERİN
Peeling işlemiyle ellerde görülen cilt lekelerinde açılma ve mat görünümde hafifleme saptanır. Peeling yapıldığı dönemde kişilerin ellerini çok iyi nemlendirmeleri, güneşten korumaları ve suyla temaslarını kısıtlamaları gerekir. Uygulama üçer hafta aralıklarla uygulanır.
KIŞIN EGZAMAYA DİKKAT
Kışın en fazla rastlanılan sorunlardan biri de ellerde grülen egzamadır. Ellerin çok fazla yıkanması, suyla, sabunla ve kimyasal maddelerle temas etmesi nemsizliğe ve aşırı kuruluğa neden olur. Bu kuruluk da ilerlediğinde egzama gelişir. Bu yüzden nemlendiriciler önemlidir.
KİMYASALLARDAN UZAK DURUN
Egzama iki şekilde görülür; kimyasal madde kökenli tahriş egzaması ya da alerjik egzama. Dermatologlar yama testiyle egzamanın neden kaynaklandığını tespit eder. Alerji yapıcı madde tespit edilirse, o maddenin kişinin hayatından uzaklaştırılması, hastalığı ortadan kaldırır.


27 Eylül 2013 Cuma

Cilt hastalıklarının psikolojik nedenleri

cilt_sorunlarinin_psikolojik_nedenleri
İş yerinde, evde, sosyal yaşantımızda yaşadığımız yoğun stres sadece dikkat ve motivasyonumuzu olumsuz etkilemekle kalmayıp, uzun vadede birçok hastalığa da zemin hazırlıyor. Cilt hastalıkları, stresin neden olduğu rahatsızlıklar listesinde ön sıralarda yer alıyor. 
Akne
Olası Nedeni: Fiziksel ve zihinsel olarak kendinden hoşlanmamak ve içinde bulunduğu çevreyi kabullenememekten kaynaklanıyor.
Çözümü: Kendimi olduğum gibi seviyor ve kabulleniyorum düşüncesini benimsemek.
Alerjiler
Olası Nedeni: Çevrenizdeki bazı insanlara karşı alerjiniz var, tepki veremiyorsunuz. Gücünüzü yadsımayın.
Çözümü: Güvenli ve dostane bir çevre içinde ve emin ellerde olduğunuzu fark edin. Hayatınızla barışın. Unutmayın ilişkilerinizi sadece siz kontrol edebilir ve yönlendirebilirsiniz.
Ayak Mantarı
Olası Nedeni: Kabul edilmemekten kaynaklanan düş kırıklığı ve sinirlilik. Bunları rahatlıkla geride bırakıp ilerleyememe.
Çözümü: Kendinizi sevin, beğenin ve onaylayın. İlerlemek için kendinize söz verin. İlerlemek tehlikesiz ve güvenli bir süreçtir.
Ayak Tabanı Siğili
Olası Nedeni: Düşüncelerinizin kökenine, kaynağına öfke duymanız. Geleceğe yansıttığınız düş kırıklığı.
Çözümü: Güvenle ve rahatça ilerleyin. Yaşam sürecine güvenin ve kendiniz bu sürecin akışına bırakın.
Ayak Tırnağı Batması
Olası Nedeni: İleri doğru yönelmeye, ilerlemeye hakkı olup olmadığı konusunda endişe ve suçluluk duyma.
Çözümü: Hayatta gideceğiniz yönü seçmek ve o yönde ilerlemek sizin hakkınız. Güvenlik içindesiniz. Unutmayın ki siz özgürsünüz.
Beden Kokusu
Olası Nedeni: Korku. Kendinden hoşlanmama. Başkalarından korkma.
Çözümü: Kendinizi sevin, beğenin ve onaylayın. Güven içinde olduğunuzun farkına varın.
Bereler
Olası Nedeni: Kendine öfkelenme ve suçluluk duygusu.
Çözümü: Hatalarınızı kabul ederek, kendinizi sevin.
Kurdeşen
Olası Nedeni: Bireyselliğinizin tehdit edildiğini hissetme. Endişe ve korku.
Çözümü: Kendinizi neşe, huzur ve sevgi dolu düşüncelerle koruma altına alın.
Sedef Hastalığı
Olası Nedeni: Başkalarının üzerinizde güce sahip olduğunu hissetmek. Geçmişinizin karanlıklarından gelen karışıklık.
Çözümü: Geçmişi kabullenip, unutun. Şu anda tüm o sıkıntılardan kurtulmuş durumdasınız.
Beyaz Kabarcıklar
Olası Nedeni: Çirkinliği gizleme.
Çözümü: Kendinizi güzel ve sevilmeye değer olarak görün.
Siyah Noktacıklar
Olası Nedeni: Küçük öfke patlamaları
Çözümü: Düşüncelerinizi yatıştırın. Sakin ve sükûnet içinde olun.
Cüzzam
Olası Nedeni: Hayatla hiçbir biçimde başa çıkamama. Yeterince iyi ya da temiz olmadığına dair köklü bir inanç.
Çözümü: Tüm sınırlamaların üstesinden gelebilirsiniz. Olması gereken adımları attığınızın farkına varın. Sevgi en büyük şifa kaynağıdır.
Çürükler
Olası Nedeni: Yaşamdan aldığınız küçük darbeler yüzünden kendini cezalandırma.
Çözümü: Kendinizi sevin ve sayın. Kendinize karşı iyi ve yumuşak olun. Her şeyin yolunda olduğu düşüncesini zihninize kazıyın.
Mantar Hastalığı
Olası Nedeni: Başkalarınızın canınızı sıkmalarına, sizi sinirlendirmelerine izin vermeniz. Kendince yeterince temiz hissetmemeniz.
Çözümü: Hiç kimse, hiçbir yer ya da hiçbir şeyin sizin üzerinizde güce sahip olmadığını ve özgür olduğunuzu farkedin.
Selülit
Olası Nedeni: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırma.
Çözümü: Herkesi affedin. Ama önce kendinizi affedin. Hayatın tadını çıkarmak ve sevgiyle dolmak için özgürsünüz.


Güneş kremlerinde parabene dikkat!

gunes_kremlerindeki_parapene_dikkatGüneşe bağlı etkilerin en çok görüldüğü organın deri olduğunu biliyoruz fakat güneşin, sedef, kaşıntı ve bazı alerjik deri hastalıklar üzerinde iyileştirici etkisi bulunduğunu biliyormusunuz?Deri hastalığı olmayan kişilerde güneşlenmenin psikolojik destek sağladığı unutmayın.
    Bu nedenle güneşin zararlı etkilerinden korunmak için kullanılan güneş kremlerinin, suya dayanıklı, deri tipine göre koruma faktörüne sahip olması ve paraben içermemesi gerekiyor

Güneş koruma ürünlerinin fiziksel koruyucu veya mineral filtreli olabildiğini dile getiren Serdaroğlu, "Her ikisi de faydalıdır, ancak bugün daha ziyade mineral filtreli güneş koruma ürünleri tercih edilmektedir. Kullanılan güneş kreminin cilt tipine uyumlu olması gerekiyor. Yağlı, kuru ciltler ya da çocuk cildine uygun ürünler farklılık gösteriyor. Bu ürünlerin suya dayanıklı, deri tipinize göre koruma faktörüne sahip olması ve paraben içermemesine dikkat edilmelidir" diye konuştu.
Serdaroğlu, çocuklar için de birçok güneş koruma ürünü bulunduğunu belirterek, güneş koruyucular kullanılırken güneşe çıkmadan en az 15 dakika önce sürülmesi, güneş altında bulunulan süreçte 2 saatte bir koruyucunun tekrar uygulanması ve su ile temastan sonra sürme işleminin yinelenmesi gerektiğine dikkati çekti.
Cildinde hassasiyet taşıyan kişilerin güneşlenme sonrası mutlaka deri yapısına göre bir nemlendiriciyi kullanması ve bol su içmesi gerektiğini vurgulayan Serdaroğlu, yanlış güneş kremlerinin yol açabileceği hasarlara ilişkin şu bilgileri verdi:
"Öncelikle bronzlaşmak amacıyla güneşlenme sonucunda kısa süreli etki olarak yanık oluşumu gelişebilir. Bunun dışında bazı bakteriyel ve başta uçuk olmak üzere birçok viral infeksiyonda alevlenme yapabilir. Yıllar süren uzun süreli güneş teması ise hiç istemediğimiz ve bazen geri dönüşü olmayan etkilere neden olur. Öncelikle deri yaşlanma sürecini hızlandırır. Deride kırışıklık, lekelenme ve elastikiyet kaybının daha yoğun olmasına neden olur. Daha ileri aşamalarda deri kanserlerine neden olabilir. Bu kanserler arasında mevcut benlerimizin kötüleşmesi yoluyla ya da yeni oluşan bir benimizin şekil değiştirip kötü gidiş göstermesi ile tanımlanabilecek 'malin melanom' da bulunur. Bazı kanser tipleri yavaş ilerlediğinden, hastanın da ihmal etmesi sonucu kozmetik olarak kötü sonuçların oluşacağı cerrahi müdahalelerin yapılması gerekebilir."
- "Toplumsal beğeninin değişmesi gerekiyor"
Prof. Dr. Server Serdaroğlu, insanların bronz bir tene sağlıklı olarak sahip olmak istediğini ve bunun için uğraştığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Bunun hatalı bir davranış olduğunu kabul etmek istemiyorlar. Burada toplumu etkileyen herkese bazı görevler düşüyor. Toplumsal beğeninin değişmesi ve bronz olmamış bir tenin daha güzel olduğunun toplum tarafından kabul edilmesi gerekiyor.
Güneşlenmek ve buna bağlı bronzlaşmanın kozmetik olarak bugün için güzel bir görüntü sağlasa da bunun sonucunda daha ileri dönemlerde deride çok daha zararlı etkilerin olabileceği kesinlikle unutulmamalıdır. Bu nedenle güneşten korunmayla ilgili uzman dermatologlardan yeterli bilgi alınmalı ve güneşlenmekten vazgeçemeyenler için ise doğru korunarak güneşlenmenin öğrenilmesi sağlanmalıdır. Bu bilgilerin temelinde güneş ışınlarının en yoğun olduğu 10.00 ila 16.00 arasında güneşlenilmemeli ve en az 30 faktör içeren güneş koruyucu ürünler ile korunma sağlanmalıdır."
Kaynak: kadinveguzellik.com

Cildinizin güzelliği mutfağınızda gizli

cildinizin_guzelligi_mutfaginizda_gizli
Cilt bakım ürünleriniz için illa ki dışarıdan ürünleri almanıza gerek yok. Doğal ürünleri kullanarak cildinize ödüllendirin. Hatta güzel bir cilde sahip olmanın kaynağının mutfakta olduğunu biliyor musunuz?

Bazıları mükemmel pürüzsüz bir cilt ve ten rengiyle doğarlar. Herkes bu kadar şanslı değildir. Ancak güzel bir cilde sahip olmak düşündüğünüz kadar zor değil.

Güzel bir cilde sahip olmak için gerekli malzemeler aslında mutfağınızda mevcut. Mesela cildinin tonu koyu olanlar mutfağında ki bazı gıdalar sayesinde cildinin rengini açabilir ve parlaklık verebilir.
A,E ve C vitaminleri açısından zengin gıdalar ideal cilde kavuşmanızı sağlar. Bu vitaminler aynı zamanda iyi bir antioksidandır. Dolayısıyla bu vitaminleri tükettiğiniz zaman vücudunuzda ki zararlı toksinleri atarak sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olmanızı sağlar. İşte bu cildinizi güzelleştirecek vitaminleri içeren bazı meyve ve sebzeler.
Cildinizin sağlıklı ve parlamasını sağlayan meyvelerden biri domatestir. Domatesin suyunu dirsek ve diz gibi ten renginizin koyu olduğu yerlere bir pamuk yardımıyla sürün. Ayrıca domates yemekte sağlıklı ve parlak bir cilde sahip olmanıza çok yardımcı olacaktır.
Salatalık ve domates ile çok iyi sonuçlar alırsınız. Salatalık ve domatesi vücudunuzdaki koyu yerlerden kurtulmak için beraber kullanabilirsiniz. Salatalık ve domatesin suyunu sıkarak karıştırın ve bir pamuk yardımıyla vücudunuzun koyu yerlerine sürün. Teninizin ne kadar güzelleştiğini göreceksiniz.
Badem yağı ve zeytin yağı kullanarak cildinizi şımartın. Badem yağı ve zeytin yağını karıştırarak vücudunuza sürün. Portakal yağı da cildinizi güzelleştirecek özelliklere sahiptir.
Güzel bir cilde sahip olmak için etkisi kanıtlanmış meyvelerden biride avakado dur. İçerisinde bol miktarda C vitamini bulunmakta. C vitamininin vücudunuzdaki zararlı toksinlerden ve cildinizde oluşan lekelerden kurulmak için antioksidan özelliği bulunmakta. Avakado'nun püresini cildinize uygulayabilirsiniz. Hatta daha hızlı sonuç alabilmek için avakado püresine süt ilave edebilirsiniz. Sütün cildi nemlendirerek yumuşatma ve parlaklık verme özelliği var.
Meyve ve yağların cildinizi güzelleştirmede etkisi çok büyüktür. Daha iyi sonuçlar alabilmeniz için karışım yapmak daha etkili. Avakado yu süt ile karıştırarak kullanın. Badem yağını da süt, bal ve limon suyunu karıştırarak ta çok iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Ayrıca bu karışımları yüzünüzdeki lekelerden kurtulmak içinde uygulayabilirsiniz.
İdeal bir cilde ulaşmanın ucuz yolu mutfağınızdaki ilaçlardır. Bu doğal ilaçlar son derece etkili olup hiç bir yan etkisi bulunmadan rahatlıkla kullanabilirsiniz.
haber7

Kistli sivilceler vücutta daha kalıcı oluyor

kistli_sivilceler_kalici_oluyorKistli aknesi uzun süren uzmana başvurmalı''
Vücutta akne çıktığı zaman bireylerin temizleyicilerle akneyi temizlemeye çalıştığını ifade eden Derviş, kistli akneler için ağızdan alınan bazı ilaçların bulunduğunu ifade etti.

Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine Derviş, kistli aknelerin (sivilce) olabildiği kadar daha erken tedavi ettirmek gerektiğini belirtti.

Derviş, ''Bu tarz akneler için yapılacak birtakım tedavi yöntemleri var. Bunlar ileriye dönük olarak ne kadar erken yapılırsa kişilerin cildinde iz kalma olasılığı çok daha azalır'' dedi.
Prof. Dr. Derviş, aknenin halk arasında ergenlik sivilcesi olarak bilinen bir hastalık olduğunu belirterek, hastalığın 13-14 yaş aralığındaki bireylerde olduğu kadar 30 yaş civarındaki bireylerde de görülebileceğini söyledi.
Bu hastalığın bir ergenlik hastalığı olmadığına dikkati çeken Derviş, ''Hastalığı aslında derideki yağ hücrelerinin fazla fonksiyonu diye özetleyebiliriz. Zeminde de genetik bir yatkınlık çoğu kişide. Yani bu kişileri sorduğunuz zaman çoğunun annesinde, babasında ve kardeşlerinde de benzer sorunların olduğunu görebiliriz'' dedi.
Derviş, aknenin genetik yatkınlığının dışında genç bireylerde hormonal faktörlerin etkisiyle oluşabileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Sıradan bir akne veya hormonal kökenli akneyi ayırt edebilmek için mutlaka bir uzmanın bu konuyu değerlendirmesi gerekir. Kişi yönlendirilirken de buna dikkat edilmesi lazım. Uzun süre kalan aknelerin en önemli etkisi fiziksel ve psikolojik bir zarardır. Uzun süren kistler, uzun süren akneler sonucunda vücutta iz kalıyor. Bir akne ne kadar uzun sürdüyse iz kalma riski o kadar fazladır. Özellikle kistlerle giden derin aknelerde. Kistli akneleri olabildiği kadar daha erken tedavi ettirmek lazım. Bu tarz akneler için yapılacak birtakım tedavi yöntemleri var. Bunlar ileriye dönük olarak ne kadar erken yapılırsa kişilerin cildinde iz kalma olasılığı çok daha azalır.''
''Kistli aknesi uzun süren uzmana başvurmalı''
Vücutta akne çıktığı zaman bireylerin temizleyicilerle akneyi temizlemeye çalıştığını ifade eden Derviş, kistli akneler için ağızdan alınan bazı ilaçların bulunduğunu anlattı. Derviş, bu ilaçların dermatoloji uzmanları tarafından reçetelendirildiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Tabii kişilerin ve beden sağlıklarının bu ilaçları kullanmaları için uygun olması lazım. Bunlar hap şeklinde uzun süre kullanılan ilaçlardır. Uzun süren kistli akneye sahip kişilerin kısa sürede bir dermatoloji uzmanına başvurması gerekir. Bitkisel çözüm ise ne kullanıldığına bağlı olan bir şey. Bizim kullandıklarımız içlerinde bilimsel olarak bilinen ilaçlar. Bitkisel olarak aktarlardan veya başka yerlerden alınan ve ilaç diye niteleyebileceğimiz, sürülen veya ağızdan alınan şeyler,
Kaynak: kadinveguzellik.com

Cilt kuruluğu olanlar ne yapmalı?

cilt_kurulugu_olanlar_asiri_su_ve_sabundan_kacinmali
Uzmanlar, soğuk hava dolayısıyla cilt kuruluğuna yakalanan bireylerin su ve sabunla aşırı temastan kaçınmaları gerektiğini belirterek, fazla duş almamaları konusunda da uyarıda bulunuyor.

   Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine Derviş, deri kuruluğunun en çok dış şartlara bağlı meydana gelen bir hastalık olduğunu ifade etti.
Soğuk ve rüzgarlı bir yer olduğu için bu duruma en çok Kars bölgesinde rastlandığına dikkati çeken Derviş, ''Bunun dışında yaşlılık önemli bir deri kuruluğu nedenidir. Bazen kalıtsal hastalıklar, deri hastalıkları, sedef gibi bazı egzamalar da deri kuruluğu sebebi olabilir'' dedi.
Yaygın bir deri kuruluğu olan kişinin mutlaka önce bir hekime başvurması gerektiğini ifade eden Derviş, bölgede sert sudan kaynaklanan deri kuruluğu hastalığına yaygın olarak rastlandığını kaydetti.
Prof. Dr. Derviş, soğuk havanın cildi olumsuz etkilediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
''Bunlardan dolayı, bu bölgede gördüğümüz deri kuruluğunu dış şartlara bağlıyoruz. Cilt kuruluğunu anlamak için deriye bakıyoruz. Bu tür durumda derinin küçük kepeklerle örtülü olduğunu, üstünün hafif beyaz gri bir renkte olduğunu görürüz.''
''Sürtünmesi fazla olan giysiler giymeyin''
Cilt kuruluğunun tedavisinin 2 kısımda incelenmesi gerektiğini anlatan Derviş, cilt kuruluğunu artıran sebeplerden kaçınılması gerektiğini belirterek, bunun önlenmesi için bir takım yardımcı önlemlerin alınması gerektiğini bildirdi.
Derviş, cilt kuruluğu olan kişilerin çok su ve sabun temasından kaçınması gerektiğini anlatarak, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
''Kişinin derisi ne kadar suya sabuna temas ediyorsa, o oranda kuruluk artacaktır çünkü su ve yıkayıcılar deri üzerindeki yağ tabakasını uzaklaştırıp derinin nemini kaybetmesine sebep olur. O yüzden bu kişilerin daha az banyo yapmaları, ellerini az yıkamaları ve az sabun kullanmaları önerilmelidir. Kullanılan temizleyicilerin olabildiği kadar sabun özelliği az olanlardan tercih edilmesi önerilir. Gliserinli sabunların tercih edilmesi önerilmelidir, yine de az kullanmak kaydıyla. Kuru derisi olan insanların giysilerine de dikkat etmesi lazım. Zaten deride bir kuruluk var. Sürtünmesi çok fazla olan giysiler giyilirse yani, sıkı pantolonlar, sıkı çoraplar gibi bu bölgeler, sürtünme nedeniyle daha da kuru kepekli hale gelecektir.''
Derviş, deri kuruluğu olan hastaların, banyo sonrasında cilt daha ıslaklığını kaybetmeden cilt üzerine nemlendirici sürmesi gerektiğini ifade ederek, ''Piyasada çok fazla nemlendirici var. Vücut nemlendiricileri, banyo yağları kullanılabilir'' diye konuştu.
Kaynak: kadinveguzellik.com

Kadınların saçı stresten dökülüyor!

kadinlarin_saci_stresten_dokuluyor
Kadınlardaki saç dökülmesinin temel sebeplerinin çoğunlukla stres ve hormonal sebepler olduğu bilinen gerçek.Son dönemde kadınlarda saç dökülme şikayetinin inanılmaz ölçüde arttı. kadınlardaki saç dökülmesinin temel sebepleri aslında  stres ve hormonal nedenler .

    Özellikle doğum öncesi ciddi miktarda saç dökülmesi görülmekte, saçlarını genelde gergin toplayan kadınların da şakak kısımlarında bir açılma söz konusu olabiliyor.Böyle bir sorununuz varsa sizlere son dönemde adından bahsettiren bir yöntem tavsiye edebilirim.PRP','Mezoteropi....
    ''Mezoteropi, belli kişiye göre değişen aralıklarla vitaminlerin açılmış ya da seyrelmiş bölgelere enjekte edilmesidir. 5-6 dakikalık bir işlem, kesinlikle can yakıyor. Kişilerin saçlarına canlılık kazandırır, ayvalık tüylerimizin tekrar çıkarak saç şeklini almasını sağlar, özellikle doğum öncesinde saç dökülme sürecini tamamıyla durdurmuş olur. PRP de kişinin kendi kanından elde edilen temiz ve kirli trombositlerin, birbirinden ayıran makinede santrifüj edilmesiyle ortalama 4 bin trombositin kişiye enjekte edilmesi yöntemidir. PRP'nin daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. Her iki yöntemin de yan etkileri hiçbir şekilde yok deniliyor.
Kadınlarda görülen saç dökülmelerine bakıldığında özellikle stresten ve hormonel nedenlerden kaynaklanan dökülmelerin karşımıza çıkıyor fakat erkeklerdeki dökülmelerin yüzde 70'inin genetik olduğunu bir diğer gerçek. Aslında genetik dökülme, örneğin ailede 5 kardeş varsa, 5'inin de saçının dökülmesi anlamına gelmiyor. Bu çok soruluyor. 2'sinin dökülüp, 3'ünün dökülmeyebilir. Bu durum normal. Ayrıca genetik dökülme yaşla da alakalı değil. Babasının saçının 40 yaşında dökülmesi, oğlunun saçının da aynı yaşta döküleceği anlamına gelmemekte...


26 Eylül 2013 Perşembe

Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır?

Soguk_havalarda_cilt_bakimiKış aylarında deriyi etkileyen en önemli faktörler soğuk hava, kuru hava, klimalar ve kaloriferle ısınan kapalı ortamlar, çevre kirliliği, kalın, yünlü, sentetik giysilerdir. Cildin yıprandığı dönemlerde deri bakımında izlenebilecek 10 adım şöyle:

Konya Akademi Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Kadriye Çimen, "Derimizin hava ile temas eden açık bölgeleri (yüz, eller) kışın kurumakta, kızarmakta, hassaslaşarak çatlayabilmektedir. Alerjik kişilerde yünlü, sentetik, deri giysilere karşı kontakt dermatitler kış aylarında daha sık görülmektedir. Derinin üzerinin giysiler, ter, yağ salgısı ile sürekli örtülü olması yağ bezi hastalıklarının(akne, sebore, milium kistler) artmasına neden olmaktadır. Lipofilik mantar hastalıkları pitriasis versikolor(samyeli hastalığı) ve nem artışına bağlı intertriginöz(vücuttaki kıvrım yerleri) bölge enfeksiyonları daha sık oluşabilmektedir.'' Dedi.
Konya Akademi Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Kadriye Çimen, bu sorunlara engel olabilmek için deri bakımında izlenebilecek 10 adım aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
• Temizlik: Yüz ve vücudumuza, kurumaya engel olmak amacıyla kremli veya yağlı sabun ve jeller kullanılmalıdır.
• Nemlendirme: Yüz ve vücut deri tipine uygun nemlendiriciler(gliserin, vazelin, üre, laktik asit, hyaluronik asit içerenler) her banyodan sonra uygulanmalı ve kuruluğa engel olunacak şekilde nemlendiriciler daha sık sürülmelidir.
• Peeling: Kışın deri tipine göre sıklığı ayarlanarak glikolik asit, retinoik asit veya salisilik asit içeren jel, krem veya maskelerle derinin ölü tabakası yenilenmesi mutlaka sağlanmalıdır.
Güneş koruması: Kış aylarında da güneş koruması devam ettirilmelidir. Özellikle karda(yansıma nedeniyle), yüksek yerlerde güneşin etkisi artmaktadır. Yağmurlu havalarda bile güneş açtığında ışığa duyarlı ciltler en az SPF: 15 - 30 arası sprey, krem veya losyon formlarındaki koruyuculardan kullanmalıdırlar.
• Anti - aging: Retinoik asit, glikolik asit, askorbik asit ve peptidler, krem, serum, maske şeklinde uygulanmalı; sistemik olarak antioksidan vb. gerekli maddeler kapsül veya tablet formlarında alınmalıdır.
• El bakımı: Soğuk havalarda gliserin, vazelin, lanolin içeren el kremleri daha sık uygulanmalı, el sabunları kremli veya yağlı olmalı, eldiven kullanılmalıdır.
• Ayak bakımı: Kış günlerinde kalın çoraplar, bot, çizme içinde uzun süre kalan ayaklara salisilik asit ve üre içeren krem ve pomadlar düzenli olarak uygulanmalıdır. Ayrıca mantar öldürücü maddelerin sprey, pudra, köpük, krem şeklinde uygulanması, mantar enfeksiyonlarına karşı ayakları korumaktadır.
• Saç bakımı: Saçları soğuk hava ve çevre kirliliğinden korumak için yumuşak şampuanlar ve saç kremleri uygulanması, saçları - tırnakları güçlendiren biotin, çinko, demir kullanılması kışın özen gösterilmesi gereken bir diğer konudur.
Tırnak bakımı: Tırnaklar da soğuk havalarda daha çok kırılmakta ve incelmektedir. El kremleri, tırnakları korumak için yeterli olmamaktadır. Bu nedenle tırnak koruyucu kremlerin düzenli kullanılmasına dikkat edilmelidir.
• Beslenme: Beslenme de deriyi korumak için dikkat edilmesi gereken bir faktördür. A, C, E vitaminleri, çinko, bakır, demir, selenyum alımı yanında zayıflama diyetlerinin abartılmaması ve yağ, karbonhidrat kısıtlamasının dozunda yapılması önemlidir.


Makyaj kansere neden olur mu?

makyaj_malzemeleri_kanser_yaparmiGüneydoğu Anadolu Güzellik Uzmanları Eğitim Kurumları Derneği Başkanı ve Diba Güzellik Salonu İşletmecisi Hülya Esmer, makyaj malzemelerinin bilinçsizce kullanılmasının telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olduğunu belirterek, bu ürünlerin ayrıca kansere de yol açtığını söyledi.

Makyaj malzemelerinin bilinçsiz bir şekilde kullanılmasının tehlikeli olduğunu söyleyen Hülya Esmer, yanlış tekniklerle gerçekleştirilen makyaj ürünleri ve stillerinin ciltte kalıcı hasarlara yol açtığını belirterek, fondöten gibi makyaj maddelerinin sıvı özellikli makyaj malzemeleri olduğunu ve bunların bilinçsiz kullanılmasının kansere davetiye çıkardığını kaydetti. Esmer, "Ayrıca güzelleşme adına yapılan bu tür makyajlar çoğu zaman daha fazla kırışık bir görüntü, kuru bir cilt ve problemli bir derinin oluşmasına neden olmaktadır.
Özellikle ağır makyajlarda kullanılan sıvı ürünler yağ içerdiği için, bunlar gece temizlenmediğinde, sabah kalkındığında terlemeyle beraber akneye neden olmaktadır. Bu akne tedavileri kimi zaman sadece sivilce şeklinde olmuyor. Sonrasında dermatolojik bir durum haline geliyor. Bu da kişide psikolojik açıdan ağır etkilerin doğmasına neden olmaktadır. Fondöten gibi makyaj maddeleri sıvı özellikli makyaj malzemeleridir. Bu ürünler kullanıldıktan sonra eğer akşam temizlenmez ise, gece yatarken terlemeler oluşmakta ve bu ter fondöten ile deri arasında sıkışmakta, daha sonra bu ter tekrar vücuda geri gitmektedir. Geri giderken de o makyaj malzemelerinin içerisinde bulunan kimyevi maddeleri de alarak emmekte, bu da akne sivilce hatta kansere neden olmaktadır" dedi.
Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalarda, ağır gece makyajları, TV makyajları denilen makyajları da kanserojen etkinin çok fazla görüldüğünün tespit edildiğini dile getiren Esmer, bu istatistiklerden insanların bilinçsiz ya da sırf güzel görünme adına aslında kendi sağlıklarını riske attıkları gerçeğinin ortaya çıktığını söyledi. Esmer, "Az ve göze düzgün görünecek makyaj sizi her zaman daha güzel gösterecektir. En azından hastalıklardan ve tüm kimyasal maddeleri vücudunuza çekmekten de korunmuş olursunuz. Dikkat ederseniz ünlülerde şöyle bir durum var, televizyon ekranlarında ya da birebir görüşmelerde baktığınız zaman, artık cildin, parlaklığının ve elastikiyetinin yok olduğunu görüyorsunuz" ifadelerini kullandı.
"KÜÇÜK YAŞTA KIZ ÇOCUKLARININ YAPTIĞI BİLİNÇSİZ MAKYAJ ERKEN ERGENLİĞE NEDEN OLUR"
Özellikle küçük yaşta yapılmaya başlanan makyajın çocuklarda östrojen hormonunun yükselmesine neden olduğunu savunan Esmer, bunun kız çocuklarında erken ergenlik dönemine girmelerine sebebiyet verdiğini söyledi. Esmer, "Bununla beraber gelişim bozukluğu ve boyda kısa kalma durumu meydana geliyor. Bu durumda özellikle kendi çocuklarımıza makyaj yapma tekniklerini bilinçli bir şekilde öğretmemiz gerekiyor. Bilindiği gibi çoğu kozmetik ürünlerinde de kimyevi maddeler vardır ve bunların kanserojen etkileri de vardır. Bir güzellik uzmanına ya da dermatologa sorup, cildinize uygun ürünleri kullanmanızı tavsiye ederim. Ayrıca merdiven altı ürünlerinden kesinlikle uzak durulmasını tavsiye ederim. Bu ürünler fiyat anlamında cazip gelebilir, ancak bu ürünler telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olmaktadır. Bundan dolayı biraz cebinizi yaksın diyoruz ama en azından kaliteli olsun, cildinize hasar vermesin" diye konuştu.
Kaynak: İHA

Soğuk ve rüzgar cildi yaşlandırıyor

soğuk_cildi_yaslandiriyorRüzgar ve soğuk havaya maruz kalmak cilt kuruluğuna neden olarak daha yaşlı bir görünüme davetiye çıkarabiliyor.
Ancak basit ama etkili yöntemlerle ışıl ışıl bir cilde kavuşmak mümkün.
   Kış mevsiminde soğuğa maruz kalan cildin nem içeriğinin azalması sonucu ciltte kuruluk oluşabiliyor. Bunun nedeni ise soğuk hava şartlarında vücudun ısı kaybını önlemek için damarların çapını daraltması sonucu cilt yüzeyindeki kan dolaşımının azalması. Kuruluk ciltte kepeklenme, pullanma, kızarıklık, koyulaşma, yanma ve kaşıntı gibi pek çok sorunlar oluşturabiliyor.
Kadınlarda yüz ve göz çevresinde oluşan kuruluk tahrişe, özellikle de göz çevresinde koyulaşma ile yaşlı cilt görünümüne sebep olabiliyor. Kuruyan cildin neden olduğu bir başka sorun ise ciltte egzama hastalığını tetikleyebilmesi. Dermatoloji Uzmanı Dr. Bahar Öznur, kış mevsiminin cilt üzerindeki olumsuz etkilerinden korunarak ışıltılı bir cilde sahip olmanın yollarını anlattı.
IŞILTILI BİR CİLT İÇİN 12 PÜF NOKTASI
1.Kivi cilde nem veriyor: Özellikle bol meyve ve sebze tüketimi cilt sağlığında son derece önem taşıyor. Örneğin C vitamini serbest radikallerle savaşarak hem cildin gençleşmesine katkı sağlıyor, hem de cilde nem veriyor. Ayrıca kollajen sentezini arttırıyor. Bu yüzden özellikle portakal, mandalina, greyfurt, kivi, brokoli, maydanoz ve kuşburnu gibi C vitamininden zengin besinleri sofranızdan eksik etmeyin. Örneğin 100 gr kivi, 90 mg C vitamini ihtiyacınızı karşılamaya yetecektir.
2. Somon balığı derin çizgilerde etkili oluyor: Somon balığı cilt elastikiyetini artırma özelliği bulunan bir tür karotenoid olan astaxanthin içeriyor. Bu içerik ise yüzdeki derin çizgilerin oluşmasını engellemeye yardımcı oluyor. Haftada 2 kez ızgara somon balığı yemek cilt için son derece faydalı. Ayrıca günümüzde en etkili anti-aging yöntemlerden biri olan somon DNA'sının mezoterapi yöntemiyle cilt içine uygulanması, hacminin 10 bin katı suyu tutarak, cildin nem dengesini sağlıyor. Bu sayede yıpranan ve kuruyan cildi onarıyor ve derin kırışıkları önlüyor.
3. Ispanak cildin su tutma kapasitesini artırıyor: A vitamini cildin kollajen sentezini arttırıyor, gergin olmasına katkı sağlıyor ve su tutma kapasitesini arttırıyor. Balık yağı, yumurta, süt, karaciğer, tereyağı ve peynir içinde A vitamini bulunan hayvansal kaynaklar. Havuç, ıspanak, lahana, biber, brokoli, koyu yeşil sebzeler, portakal, mandalina, kayısı ile mango gibi meyveler de bolca A vitamini içeriyor. Günlük A vitamini ihtiyacı 700- 900 mikrogramdır. 1 orta boy mango (805 mikrogram), 1/2 kase ıspanak (737 mikrogram), 10 adet kayısı (253 mikrogram), 1 bardak süt (149 mikrogram), 1 kibrit kutusu peynir (84 mikrogram) A vitamini içeriyor. Ayrıca A vitamini içeren kremler cilt soyucu özelliğe sahipler. Bu özellikleriyle yıpranmış üst cildin altından taze bir cildin gelmesini sağlıyorlar. Bunun yanı sıra ciltteki renk artışını azaltıyor ve güneş lekelerinin hafiflemesine destek oluyorlar.
4. Fındık ciltteki hasarın önlenmesine yardımcı oluyor: E vitamini antioksidan olması nedeniyle foto-yaşlanma ve UV maruziyeti sonrası ciltteki olası hasarın önlenmesinde fayda sağlıyor. Ayrıca cildin nemlenmesine ve yumuşamasına katkı sağlıyor. E vitaminin günlük ihtiyacı 8-10 mg'dir. Başta tahıllar olmak üzere ıspanak, kabak, lahana, marul gibi yeşil sebzelerde, zeytinyağı, balık yağı, fındık, ceviz, ton balığı, sardalye, yumurta sarısı, domates ve patateste bol miktarda bulunuyor. Özelikle bir avuç fındık günlük E Vitamini İhtiyacını büyük oranda karşılıyor.
5. 10 bardak su cilt kuruluğunu önlüyor: Cilt kuruluğunu engellemek için dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, bol su tüketmek olmalı. Işıl ışıl bir cilt için gün içinde en az 10 bardak su içmeye özen gösterin
6. Sıcak değil, ılık suyla yıkanın: Sıcak suyla sık duş almak, uzun süren ve banyo köpükleriyle yapılan duşlar ciltte kuruluğu artırıyor. Bu nedenle banyo ve duş süresini 10 dakikada tutmaya özen gösterin. Ayrıca sıcak değil, ılık suyla duş almaya da dikkat edin.
7. Sabunsuz temizleyicileri tercih edin: Sabunlar cildi kuruttuğu için pH'ı 5.5 olan sabunsuz temizleyiciler veya yağ ile gliserin oranı yüksek sabunlar kullanın.
8. Odanın nem miktarına dikkat edin: Yazın soğutulan ve kışın da ısıtılan ofis ortamı kuru havaya maruz kaldığımız ve bundan kaynaklanan problemleri en çok yaşadığımız yerdir. Genel olarak ofis ortamındaki nem oranının yüzde 50 nem civarında olması öneriliyor.
9. Cildi nemlendiren ürünler kullanın: Kuru cilt probleminiz varsa cildi yoğun nemlendiren kremler kullanabilirsiniz. Banyo sonunda kullanacağınız vücut yağları, cildinizin nem kaybını engelleyecektir. Bebeklere uygulanan saf zeytinyağı doğal bir ürün olduğu için bu tür ürünleri de rahatlıkla kullanılabilirsiniz. Ayrıca haftalık nem maskeleri de cildinizin nemlenmesinde oldukça fayda sağlıyor.
10. Ellere ılık zeytinyağı banyosu yapın: Doğal bir ürün olan zeytinyağı içeriğinde yer alan, E, K vitamini, yağ asitleri ve antioksidanlar sayesinde cilt hasarının önlenmesine yardımcı oluyor. Yoğun onarıcı özelliğinin yanı sıra cilt için yoğun nem sağlamak gibi bir işlevi de var. Çok kuru ve çatlak ellerinize yaklaşık 10 dakika zeytinyağı banyosu yapın.
BUNLARI YAPMAYIN
11. Kese ve peeling yapmayın: Özellikle soğuk kış aylarında çok sık kese ve peeling uygulamaları sakıncalı. İlerleyen yaş ciltte incelme ve cilt elastikiyetinin azalması gibi bir sorun oluşuyor. Buna bir de kuru ve soğuk hava eklenince ciltte tahriş, kabuklanma ile yaralar gelişebileceği için kış aylarında kese yapılması ve peeling önerilmiyor.
12. Alkolden uzak durun: Alkol tüketimi cildin su kaybetmesi, bunun sonucunda da kuruyup kırışmasına neden oluyor.
Kaynak: NTV

ÇOK PRATİK POĞAÇA TARİFİ


pratik-pogaca_tarifi
Yarım paket margarin
1 çay bardağı yogurt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 yumurta (akı hamuruna sarısı üzerine sürmek için)
Tuz , aldığı kadar un

 içi için malzemeler:
Lor peyniri

Üzeri için
susam

Oda sıcaklığında yumuşamış margarin ve bütün hamur malzemelerini ekleyerek yumuşak bir hamur yapalım. Hamurdan cevizden biraz daha büyük parçalar kopararak içine lor peyniri koyup ister yuvarlak isterseniz de benim yaptığım şekilde şekil vererek tepsiye dizin.Üzerine yumurta sarısını sürüp susamda dökerek 180 derce fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.


24 Eylül 2013 Salı

Kalın kıyafetler kas spazmı nedeni !

cocugu-kalin-giydirmek-kas-spazmina-neden-oluyor


   Çok kalın giydirilen ve bu nedenle aşırı terleyen çocuklarda kas spazmları gelişebiliyor... 
Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi Travmotoloji ve Ortopedi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erhan Sesli, okullarda serbest kıyafet uygulaması ile çocukların sağlıklı giyinmesi konusunda anne babaların sorumluluğunun arttığını belirterek, "Mevsime uygun olmayan biçimde kalın giydirilen ve bu nedenle aşırı terleyen çocuklarda kas spazmları gelişebilir" dedi.
 
Prof. Dr. Sesli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni eğitim ve öğretim yılında çok sayıda çocuğun ilk kez okulla tanışacağını, gelişim sürecindeki minik bedenlerin dikkatle takip edilmesi gerektiğini söyledi.
 
Öğrenci kılık ve kıyafetlerinde, velilerin tercihi doğrultusunda önlük ve forma zorunluluğunun ortadan kalkabildiğini hatırlatan Sesli, "Okullarda serbest kıyafet uygulamasıyla çocuğun doğru ve sağlıklı giyinmesi konusunda ebeveynlerin sorumluluğu arttı. Mevsime uygun olmayan biçimde çok kalın giydirilen ve bu nedenle aşırı terleyen çocuklarda kas spazmları gelişebilir" dedi.
 
Çocukların, doğumdan itibaren kemik gelişimine bağlı büyüme ağrısı yaşayabildiğini hatırlatan Sesli, şöyle konuştu:
 
"Küçük çocuklarda kıkırdaklardan kaynaklanan büyüme ağrıları olur. Sağlık açısından sıkıntı oluşturmayan ancak çocuğa dönem dönem sıkıntı verebilen bu fizyolojik ağrıların üzerine bir de kas spazmının sancısını eklememek için aileler biraz daha dikkatli olabilir. Kas spazmları açısından çocukların çok aşırı terlemesini önlemek gerekir. Buna karşılık çocuğun üşümediğinden de emin olmak şart. Kıyafetlerin mevsime uygun seçilmesi gerekli. Hatalı kıyafet tercihi nedeniyle ortopedik sıkıntıların yaşanmasına hiç gerek yok. Anne babalar, okula başlayan çocukları ne kadar küçükçe o kadar dikkatli olmalı."
 
"Birinci ve beşinci sınıftaki çocuk aynı sıraya oturmamalı"
 
Okulların açılmasıyla binlerce çocuğun, omuzlarında sırt çantasını taşımaya başlayacağını hatırlatan Sesli, "Özellikle okula yeni başlayan çocukların kemik gelişimleri yeteri kadar güçlü olmadığı için ağırlık taşımamaları konusunda çok dikkatli olunmalı" uyarısında bulundu.
 
Kemik gelişiminin sağlıklı yaşanmasının, yetişkinlikte karşılaşılabilecek ciddi sağlık sorunlarının önüne geçeceğine dikkati çeken Sesli, şöyle devam etti:
 
"Sırtta taşınan çantalar, omurga gelişimi açısından çok masum değil. Mümkünse çocukların, sırt ya da el çantası değil, sürüyerek çekilen çanta taşımalarında büyük yarar var. Ebeveyn, çeşitli nedenlerle o tür bir çanta alamıyorsa sırt çantasının her iki omuzda taşınmasını sağlamaları daha iyi olur. Elde taşınan özellikle ağır çantalar, omurga gelişimi için zararlı. Omurgaya ağırlık binmemesine çok dikkat etmek gerekir. Ayrıca anne babalar sınıfları ziyaret ederek sıraları incelemeli, çünkü çocuğun oturma şeklinde masa yüksekliğinin büyük önemi var. Bedenin masaya doğru yığılmaması, dik oturuşun sağlanması ve sırt ile bel kavisinin otururken de muhafaza edilmesi lazım. Okul sıralarının da çocukların gelişimine uygun olmasına önem verilmeli. Büyümekte olan çocukların vücut şekilleri sürekli değişir. Birinci sınıfa giden çocukla beşinci sınıfa giden çocuğun oturduğu sıra aynı olamaz."
 
Okul ayakkabısı tercihini yaparken, üzeri yumuşak olmayan, ayak bileğini kavrayan ayakkabıların tercih edilmesinin önemine işaret eden Sesli, anatomik ayakkabı seçiminin sağlıklı ayak gelişiminde ilk adım olduğunu kaydetti. 
 
AA

Daha Kalıcı Ruj İçin

kalici_ruj_nasil_surulur
Ruj Renginizin Daha Kalıcı Olmasını istermisiniz
Umutsuzca rujunuzu daha uzun ömürlü ruj hale getirmenin yollarını  mı arıyorsunuz? Önce güzel dudak rengi çıkıyor aman zamanla çıkıyor gerçekten sinir bozucu. ruj renginde daha dayanıklı bir görünüm sağlamak için ne yapılabilir biliyormusunuz ? Sizde rujunuzu daha uzun süre kalması için bu  yolları deneyin …
Daha Kalıcı Ruj İçin
 
1 .Makyaja Başlamadan Önce Dudaklarınızı hazırlayın
Rujunuzu kalıcı  yapmak için en iyi yollarından birihazırlıktır . Yumuşak bir diş fırçası kullanarak , hafifçe dudaklarını fırçalayın ki   pul pul görünüm gitsin ve dudaklarınıza nemlendirici sürün.Dudak kremi uygulayabilirsiniz , ya da bir nemlendirici kullanabilirsiniz . Siz ruj uygulamadan önce dudaklarınız aşırı nemliyse silin , ya da dudaklarınızı parlak görünmesini seviyorsanız  nemli kalabilir. Eğer ruj parlak sevmiyorsanız  tam tersini yapmalısın iyice silin.
2 .Dudak Kalemi
Dudaklarınızın hattına bir kalem sürerek daha uzun ömürlü ruj yapabilirsiniz. Bu ruj rengine uygun olmalı , bir çıplak astar kullanabilirsiniz . Daha uzun ömürlü ruj yapmak için başka bir yolu da boyamadan önce bir duvar hazırlamak aynı şekilde bir ‘ astar , ‘ gibi dudakları doldurmak için dudak kalemi kullanmaktır. 
3 . Kadınlara Ruj uygulaması 
Düp düz ruj uygulayarak renk bir kontör için gayet iyi , ya da acele ediyorsanız . Kalıcı ruj için  bir fırça kullanmalısınız . Renk ile fırçaya aşırı yüklemeyin . Eğer hata yapmak istemiyorsanız, dikkatle uygulamak için zaman ayırmalısınız .
4 .Farklı renklerde ruj ve yeniden uygulama
 Tek kat çok uzun sürmesi olası değildir , bu nedenle uzun süreli uygulama için birden fazla kat uygulamak gerekir . Bu renk iki veya üç kat uygulamak gerekir . Bu birikme renk son birkaç saat için ruju daha kalıcı yapacaktır.
5-Toz kullanın
Eğer ruj için bir mat bir görünüm istiyorsanız , o zaman toz pudra yardımcı olacaktır . Bu ayar toz satın alabilirsiniz ( sadece saydam toz kullanmayı unutmayın ! ) Sıradan pudra kullanabilirsiniz.  Ayrıca dudak kalemi üzerinde toz tekniği deneyebilirsiniz .


16 Eylül 2013 Pazartesi


uzun_calisma_saatleri_sirt_bel-boyun_agrisi_


Modern yaşam, teknoloji ,uzun çalışma saatlerini de beraberinde getiriyor.Yoğun çalışma hayatı, bilgisayar başında geçirilen uzun saatler, uzun süre ayakta veya oturarak çalışma gibi nedenlerle bel ve boyun ağrılarından şikayet edenlerin sayısı her geçen gün artıyor.Peki neler yapmalı.İşte cevaplar
 
Yüzme de faydalıdır

Tedavi bel ağrısını oluşturan nedene bağlı olarak belirlenir. Tanıyı koymak için röntgen, tomografi ve MR gibi görüntüleme yöntemleri ve laboratuar tetkikleri gerekebilir. Tedavide cerrahi tedaviyi gerektiren bir hastalık söz konusu değilse, fizik tedavi, ilaç tedavisi, bel ve karın egzersizleri, enjeksiyonlar, manuel tedavi gibi konservatif tedaviler uygulanabiliyor. Bel ağrılarında fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının giderilmesi, bel, karın ve pelvis kaslarının (kor kasları) kuvvetlendirilmesi ve postür eğitimine yönelik çok etkili bir tedavi uygulamasıdır. Bel ağrısından korunmak için düzenli egzersiz ve spor önerilir.

Bel ve karın kaslarının güçlü olması, aşırı kas gerginliklerinin ortadan kaldırılması için yoga ve pilates önerilen sporlardan dır. Yüzmenin de bel ağrısında olumlu etkileri vardır.

Obezite Anne Karnında Başlayabilir

obezite_anne_karninda_baslayabilir



SAĞLIK ve Yaşam Dergisi'nin haberine göre pek çok kişinin yeme bozukluğu anne kamında başlıyor. Beslenme alışkanlıkları konusunda sağlıklı bireyler yetiştirmek annelerin elindeymiş. Anne adaylarının hamilelikleri sırasında diyet yapmaları obeziteyi tetikliyor. Annenin rejim yapınca bebeğin aldığı mesaj kıtlıkla dolu bir dünyaya doğacağı yönündeymiş.
 
Mümkün olduğunca çok beslenmesi gerektiği bilinçaltına işler. Annelerin bir başka beslenme bozukluğuna yol açan davranışı da bebekleri her ağladığında onları beslemeleridir. Oysaki bebekler başka sebeplerden ötürü de ağlar. Ağzına bir şeyler verilen bebek de otomatikman ağlamayı kesmek zorunda kalır. Oysaki bebek aç değildir. Bu tip beslenen çocuklar, ilerleyen yıllarda her türlü duygusal sorununu yemek yiyerek bastırmaya çalışırlar.